Soru:  Medresede Müslim okuyoruz. Mukaddime’de geçen “B’azu Müntahili’l-Hadîs/ Bazı hadis intihalcileri” ifadesini anlayamadık. Bu ifade ile İmamı Müslim sanki hocası Buharî’yi eleştiriyor sanki. Hocamız İmam Buhari’yi eleştirmiyor deyip geçti. Biz de birkaç şerhe baktık ama ikna edici bir şeyler bulamadık. Bu konuyla ilgili yeterli malumat bulmak mümkün mü hocam?      

Cevap:  Öncelikle konuyu tavzihle başlayalım isterseniz. Müslim okurlarına yabancı olmayan bir mevzu da Mukaddime’de yer alan “Ba’zu müntahili’l- hadis” şeklindeki ifadedir.[1] İfade mana itibarıyla “bir kısım hadis hırsızları” anlamına gelmektedir. Mesele şundan ibarettir. Teknik bir hadis mevzuu olarak “muan’an” olan rivayetlerde nakleden râvinin –müdellis- olmaması kaydıyla naklettiği kişiyle aynı asırda yaşaması yeterli midir yoksa İbn Medînî ve Buhârî’lerin savunduğu gibi bu durumda lika şartı gerekli midir? Bu nokta bir anlamda İmam Müslim’i intihal ifadesini kullanmaya sevk eden ana etkendir. Bahsedilen durumda mücerret muasarayı yeterli bulan İmam Müslim selefin bu konuda İcmaının olduğunu ve karşıt görüşte bulunanların davalarını teyit amacına matuf tek bir rivayet getiremeyeceklerini ifade eder.[2]

Peki, İmam Müslim yukarıdaki tenkidî ifadeleriyle kimi hedef almaktadır. Doğrusu sizin de ifade ettiğiniz gibi bununla ilgili kaynaklarda çok da net bilgiler bulunmamaktadır. Her ne kadar bazıları hüsn-ü zan merkezli tespitlerle bu ifadelerle kastedilenin İmam Buhari olmadığını söylüyorsa da bu karşı tarafı ikna etme açısından pek de yeterli gözükmemektedir. Ki siz de ikna olmamışsınız. Konuya İmam ez-Zehebî’nin “el- Mûkıza” sına yazdığı notlarda yer veren Ebû Gudde bir takım faydalı bilgilere yer verir ki zikredilmesinde fayda vardır:

İmam ez-Zehebî “Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ” sında Müslim’i anlatırken onun Buharî’ yi ve şeyhi Ali b. el-Medînî’yi eleştirdiğini ve bu yüzden Sahih’te onun muan’an rivayette muasarayı yeterli görmeyip lika şartını aramasından dolayı tenkit ettiğini söyler. Bu da bize Zehebî’nin Müslim’in hedefindeki kişinin Buhari ve İbnu’l-Medînî olduğu kanaatini taşıdığını göstermektedir.

Emir San’ânî “Tavdîhu’l-Efkâr” (I,44)  ında Müslim’in Mukaddime’sinde yer alan tenkitvârî ifadelerin merciinde İmam Buhari’nin olduğunu söyler. San’ânî’ye göre Müslim bunu her ne kadar sarahaten zikretmemekteyse de nazar erbabı bu ifadelerden muradın Buhari olduğunda ittifak halindedirler. Hakeza Müslim’in hedefindeki kişinin Buhari olduğunu “Habibu’r-Rahman el-A’zâmî, Şebbîr Ahmed el-Usmânî ve Abdullah Sıddîk el-Gumârî” gibi hadis ehli şahsiyetler de tasrih etmektedirler.     

Hafız İbn Kesir “İhtisaru Ulumi’l-Hadis” (s. 56) inde bu konuda iki görüşün olduğunu ve birinci görüşe göre kastedilenin “Buhari” ikincisine göre de “Ali b. El-Medînî” olduğunu söylemektedir. Ancak İbn Kesir’e göre en zahir olan görüş Müslim’in Ali b. el-Medînî’ yi kastettiğidir. Zira İbn Medînî Muan’an rivayetlerde likanın bulunmasının sıhhatin aslı için ararken Buhari ise bu şartı sadece eseri için iltizam etmiştir.

Hafız İbn Hacer de bu konuda İbn Kesir’le aynı kanaati paylaşmaktadır. Talebesi el-Bikâ’î “en-Nüketu’l-Vefiyye alâ Şerhi’l-Elfiye” (Mahtut, v. 117) isimli eserinde hocasına bu konuyla ilgili soru sorulduğunu ve “ Ali b. el-Medînî” diye cevapladığını belirtmektedir.

Muhammed b. Kasım el-Ğazzî de Irakî’nin Elfiyesi üzerine yazdığı şerhe yazdığı haşiyede (Mahtut, v. 41) kastedilen zatın Ali b. el-Medînî olduğunu söylemektedir. Şu halde Ali b. el-Medînî’nin bu şartı rivayetin aslının sıhhatine yönelik olarak ortaya sürdüğünü göz önünde bulunduracak olursak Buharî bu noktada mütevassıt kalmaktadır. Böyle olunca da Müslim’in tenkit oku Ali b. el-Medînî’ye yönelmektedir.

Bunu tarihsel veriler ışığında ispatlamak gerekirse şunlar söylenebilir: Bilindiği gibi Müslim H. 204 (Hatta daha racih görüşe göre 206) yılında dünyaya gelmiştir. Hadis dinlemeye ise 218 yılında başlamış 268 yılında ise ebedî âleme intikal etmiştir. Kaynakların belirttiğine göre Sahih’ini H.235 yılında yazmaya başlamış ve on beş yıl süren bu çalışma H.250 yılında nihayete ermiştir. Müslim Sahih’ine yazdığı mezkûr eleştiriyi de ihtiva eden Mukaddimesini kitaptan önce yazmıştır. Çünkü Mukaddime de yer alan “Kitabını tamamlayacağına dair ümit var olduğu” şeklindeki ifadeleri bunu açık bir şekilde resmetmektedir.

Şimdi işin şu noktasına da bir göz atalım. İmam ez-Zehebî “Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ” sında (XII/404) İmam el-Buhari’nin Nisabur’a geliş tarihlerini kaydederken bu tarihlerden ilkini el-Buharî’nin on beş yaşında olduğu zaman ikincini de H. 250 yılı olarak tespit eder. Hatip el-Bağdâdî’nin “Tarihu Bağdâd” (XIII/102) ında ifade ettiğine göre de İmam Müslim Buhari’ye iltizam etmesi ve ona ihtilaf etmesini de Tarihî açıdan Buhari’nin Nisabur’a son geliş tarihi olan H. 250 tarihlerine tekabül etmektedir. Müslim’in Buharî’ye talebelik yaptığı yılların adedini de beş olarak itibara aldığımızda ortaya şu fotoğraf çıkar: Müslim Buharî’ye talebelik yapmaya başladığı yılda zaten Sahih’ini telif etmiş bulunmaktadır. Bu da bize Sahih’te yapılan tenkidin hedefinde Buhari’nin olmadığını göstermektedir.

Ayrıca hocası Buharî’yi “Kur’an’ın Mahlûk olduğunu savunuyor olması” iddiasıyla Nisabur’a gelişinde aleyhinde propagandalar yaparak eleştiren Zühlî’nin hadislerine Sahih’inde yer vermeyen ve Buhari’ye “Sana hasetçiden gayrısı buğzetmez. Şehadet ederim ki Dünya’da mislin yoktur” diyen Müslim’in aynı Buhari’yi bu denli sert eleştirilere hedef yapması aklî açıdan da uzak görülmektedir.[3]


[1] Müslim, Sahih, Mukaddime, s. 19 Daru’l­- Feyha ,Dımeşk, Daru’s-Selam, Riyat, 2000 B.I

[2] Müslim, a.g.e. , s. 20

[3] Abdülfettah Ebu Gudde, el-Mûkiza Tetimmesi, s. 134-140, Mektebu’l-Matbuati’l-İslamiyye, 1425, B. VIII