Fıtraten yeme ve içmeye muhtaç olarak yaratılan insanoğlu Allah Teâlâ tarafından çeşitli imtihanlara tabi tutulmaktadır. Her şeyden önce orucun da bir imtihan olduğunu belirtmek durumundayız. Şehevî kuvvetini gıdalandığı maddelerden alan insanoğlu kendisini en fazla zorlayan nokta olan şehevî arzularını dizginleyebilmek için nefsinin azığını kesmek zorundadır.[1] Bunu yaparak nefsine, kâinatta hiçbir şeyin sınırsız olmadığını, onu yaratan Rabbi’nin koyduğu hudutlara dikkat etmek zorunda olduğunu öğretmiş olur.

Öte yandan gafletin de artmasına neden olan yeme ve içme gibi fiilleri keserek on bir ayın muhasebesi yapılır. Varlık âleminde rızık anlamında herkesin eşit olmadığı[2] şeklindeki ilâhî gerçek yaşanarak öğrenilir. Oruç tok olanın açın halinden anlamasına yardımcı olur. Bu vesileyle de tok olan kişi bi zatihi yaşadığı açlığın ne anlama geldiğini daha iyi kavrama imkânına sahip olduğu için aç olan fukaraya daha fazla ihsan ve yardımda bulunur. Bu da toplumda kaynaşmanın ve sevginin temelini atma konusunda büyük bir adım atılmasına vesile olur.


[1] Şâh Veliyyullah ed-Dihlevî, Huccetullahi’l-bâliğa, II/169

[2] Nahl, 71