Meşhur bir rivayette bir bedevî Hz. Peygamber ﷺ ’e gelerek beş vakit namazı kılıp, orucunu tutup, helali helal haramı da haram kabul ettiğinde Cennet’e girip giremeyeceğini sormuş ve Allah Resulü ﷺ ’nün cevabı da “evet” olmuş, bunun üzerine adam “Vallahi bunlara hiçbir şeyi ziyade veya noksan yapmam” deyince Efendimiz ﷺ : “Şayet doğru söylüyorsa kurtuldu” buyurmuştur. Farklı şekillerde nakledilen bu rivayetin bazı varyantlarında Allah Resulü ﷺ bedevîye günde beş vakit namaz kılmandır cevabını vermiş ve bedevi de “peki bundan başka bir sorumluluğum var mı” diye sormuş Hz. Peygamber ﷺ de “Hayır, nafile kılman müstesna” buyurmuş ve bu durum oruç ve zekat hakkında da cereyan etmiştir.[1] İlgili rivayetin farklı tariklerinde Allah Resulü ﷺ haccı, zekatı, orucu veya imanı zikretmemiştir. Bir kısım rivayetlerde sıla-i rahim zikredilmektedir.[2] Tamamen ravilerin zaptıyla taalluk eden bu durum konumuzla birebir taalluk eden bir noktayı haiz de değildir. O halde geçelim.

Bu rivayet zahiri itibarıyla müşkil rivayetlerden sayılmıştır. Zira hadiseye baktığımızda Allah Resulü ﷺ adama içinde hac vazifesi de bulunmayan İslam’ın rükünleri mesabesindeki üç farizayı saymış ve adamın yeminli bir şekilde bunlardan ne azı ne de fazlasını yapacağına yönelik mukabelesine de “şayet doğru söylüyorsa kurtuldu” cevabıyla karşılık vermiştir.  O halde İslam’ın yasaklarından kaçınma diye bir vazife yok mudur? Yahut İslam sadece bu üç emre imtisal etmekten ibaret olabilir mi? Hadisin îhâm ettiği bu mana müşkil bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu müşkili çözme sadedinde şunu söylememiz mümkün: Bu hadis sebebine mahsus olup sadece o adamla sınırlı olabilir. Buna herhangi bir mani yoktur. Yahut İslam’ın sair emirleri ve yasakları inzal buyurulmadan önce söylenmiş de olabilir. Bütün bunlar mümkün olmakla birlikte bu hadisin Hz. Peygamber ﷺ tarafından  genel anlamda üzerine düşenleri yerine getirip yasaklardan kaçan kimselerin kurtuluşa ereceği daha doğrusu kurtuluşun asgari sınırının bu olduğu manasında söylenmiş olduğunu da söyleyebiliriz. Nitekim Nesâî, İbn Hibbân ve Hâkim’in Ebu Hureyre ve Ebu Said (radıyallahu anh)’den rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber ﷺ beş vakit namazını kılan, orucunu tutan, zekatını veren ve yedi büyük günahtan sakınan kimsenin dilediği kapısından Cennet’e gireceğini haber vermektedir.[3] Bu ve benzeri hadisler bahsinde olduğumuz rivayet gibilerinin bu meyanda anlaşılması gerektiğini göstermektedirler.[4]

Ayrıca İbn Battal’ın o enfes tahliliyle bu hadisi Allah Resulü ﷺ ’nün İslam’ın vecibelerini üç dört vazifeye hasretmesi şeklinde değil de bedevinin sadakati simgelemesi yönünde anlamamız gerekir. Yani bedevi Hz. Peygamber ﷺ ’den duyduğu bu vazifeler karşısında hiçbir tereddüt göstermeden teslim olmuş ve bunlara ziyade veya noksan yapmadan temessük edeceğini bildirmiştir. Bu tam bir teslimiyettir. Emirlere karşı tavrı bu olan kimse bir başka emir veya yasak geldiğinde aynı kabulü sergileyebileceğini ilan etmiş olur. Bedevînin sözü de bu anlamdadır. O halde bu hadisten yola çıkarak sünnetleri terk eden kişinin günahkâr olmayacağını söyleyen kişilerin istidlalleri yersizdir. Hadisi bu şekilde anladığımızda ortada bir müşkil kalmamaktadır.[5]


[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/13, No: 1390, Buhari, “Kitâbu’l-Îmân”, No: 46, Müslim, “Kitâbu’l-Îmân”, No: 11, Nesâî, “Kitâbu’s-Salat”, No: 458, Ebu Dâvud, “Kitâbu’s-Salât”, No: 391, İbn Hibbân, “Kitâbu’s-Salât”, No: 1724, Beyhakî, es-Sünenu’l-Kübrâ, No: 4624, Heysemî, Mecma’u’z-Zevâid, II/19

[2] Ali el-Kârî, Mirkâtu’l-Mefâtîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, Daru’l-Fikr, Beyrut-Lübnan, 2002, Baskı: I, I/83

[3] Nesâî, “Kitâbu’z-Zekât”, No: 2438, Nesâî, “Kitâbu’z-Zekât”, No: 3247, Hakim, el-Müstedrek, No: 2943

[4] İbn Receb el-Hanbelî, Câmi’u’l-Ulûm ve’l-Hikem, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, 2001, Baskı: VII, I/513

[5] İbn Battâl, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Mektebetu’r-Rüşd, Riyat, 2003, Baskı: II, I/104