Soru: Hocam, intihar eden bir kimsenin cenaze namazı kılınmaz diye bir şey var mıdır? Bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Varsa da acaba sebebi ne olabilir? Bilgilendirmenizi bekliyorum.

Cevap: Ömer b. Abdülaziz ve İmam el- Evzaî gibi müçtehitler intihar eden bir kimsenin cenaze namazının kılınmaması gerektiği görüşündedirler. Zira Peygamber Aleyhissalatü vesselam’ a uzun demirli oklarla kendisini öldürmüş birisinin cenazesi getirildiğinde onun cenaze namazını kıldırmamıştır.[1]  Ata, İbrahim en –Nehaî ve İmam eş- Şafii gibi müçtehitler ise Peygamber Aleyhissalatü vesselam’ın “Lailahe illellah” diyen her kimsenin cenaze namazını kılınız” şeklindeki hadisten delil alarak bu rivayetin intihar eden kimseyi de kapsayacağı gerekçesiyle  cenaze namazının kılınmasının caiz olduğunu söylemişlerdir.[2]

Hanefi mezhebine göre ise İmam Ebu Hanife, İmam Muhammed,[3] İmam Serahsî gibi âlimlere göre intihar eden bir kimsenin cenaze namazını kılmakta bir beis yoktur. Zira Allah Teâla şirkten başka her nevi günahı affedeceğini[4] beyan etmektedir.[5] Şemsu’l- Eimme el- Halvanî’ nin de görüşü bu istikamette yani kılınması yönündedir.[6] Kadıhan da Fetava’ sında yalnız bu görüşü zikretmekte ve İmam Ebu Yusuf’un kılınmayacağı şeklindeki görüşüne yer vermemektedir.[7] Cevaz verenlere göre kendisini öldüren kişi yeryüzünde fesat çıkartmak için dolaşan birisi değil sadece fasık birisidir. İbn Nüceym ise Ğayetu’l- Beyan’ sahibinin kılınmaması gerektiği şeklindeki görüşü Ali es- Süğdî’ ye nispet ettiğini naklettikten sonra hangi fetvanın tercihe daha şayan olduğu hususunda ihtilaf edildiğini zikreder. Fakat Ebu Yusuf’un görüşünü Müslim’deki rivayetin desteklediğini ve Kadıhan’ın, Fetava’sının vakıf bahsinde birisi kendisini, diğeri ise başka birisini öldürmüş olan iki adamdan birincisinin daha büyük günahkâr olduğu şeklinde bir fetva bulunduğunu naklederek sanki Ebu Yusuf’u daha haklı bulur.[8]

Son olarak şunu söyleyelim: Hanefi kaynakları incelendiğinde intihar eden birisinin Cenaze namazının kılınabileceği şeklindeki görüşün daha yaygın ve tercihe şayan bulunduğu gözlemlenecektir. Nitekim son devir fakihlerimizden Ömer Nasuhi Efendi de İslam İlmihali‘nde kılınabileceği görüşünü birinci sırada nakletmektedir.[9]


[1]  Müslim, “Cenâiz”, 11 No: 978

[2] İbn Kudame, el- Muğnî,  III/ 261 Daru’l- Hadis, Kahire, Mısır 2004

[3] ez- Zeylai, Tebyinu’l- Hakaik, I/597, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-Lübnan 2010 B.II

[4] Nisa, 116

[5] es- Serahsi, Şerhu’s- Siyeri’l- Kebir, I/ 103  Thk: Salahuddin el- Müncid, Kahire 1971

[6] Burhaneddin İbn Maze, el- Muhitu’l- Burhani, III/83, İdaretu’l- Kuran, Karaçi, Pakistan 2004

[7] Fahruddin Ebu’l- Mehasin Mansur, Fetâvâyı Kadıhan, I/ 165 Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut- Lübnan 2009, B.I

[8] İbn Nüceym, el- Bahru’r- Raik, II/ 350 Daru’l- Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut- Lübnan 1997, B.I

[9] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 266 Ravza Yayınları, İstanbul