Ulemanın eşsiz gayretleriyle asırlarca bozulmadan tevarüs eden İslâmî bilinç, her dönem farklı ideolojik akımların hedefine konularak dejenere edilmek istenmiştir. Batı’nın son zamanlarda bu isteği gerçekleştirebilme adına ihdas ettiği akımdır Oryantalizm. İstişrâk faaliyetlerinin zihinleri bulandırma amaçlı çalışmaları, sünnet üzerinde kesafet kazandığı kadar Kur’an üzerinde de yoğunlaşmıştır. Müslüman zihinlerin yelken açtığı hakiketlere perdelemek kastıyla saldırdılar Kur’an’a. Kelamullah’ın ortaya koyduğu bedîhî hakikatleri ya yok saymak için çabaladılar ya da tahrif etmek için.

Selahattin SÖNMEZSOY’un bu çalışması, Oryantalistler’in Kur’an hakkındaki bazı görüşlerinin serdi ve tahliline hasr edilmiş bir eser. Eser, bidayetinden nihayetine bir giriş, yedi bölüm ve bir de genel sonuçtan müterekkip. Giriş Bölümünde Oryantalizm’in lügavî ve ıstılâhî anlamları, kısa tarihçesi, Oryantalistlerin Kur’an üzerindeki çalışmalarından bahsediliyor. Bu bağlamda, konu hakkında araştırma yapacak olanlara kolaylık olsun diye Oryantalistlerin Kur’an hakkında yaptıkları art niyetli çalışmaların listesi veriliyor.

Yazar, eserin ilk bölümünü Kur’an’la ilgili yapılan art niyetli çalışmaların çok önemli bir veçhesini oluşturan “Kur’an-ı Kerîm’in Tercümesi” konusuna ayırmış. Batı dillerinde yapılmış Kur’an tercümeleri, Çağdaş Batı dillerine yapılmış çeviriler ve Kur’an tercümelerindeki Oryantalist tutum gibi konulara değinilen bu kısım, esere giriş mahiyetinde bir bölüm için iyi bir tercih olmuş.

İkinci bölümde Kur’an-ı Kerîm’in kaynağının tespitine neşter vuruluyor. Hem lafız ve mana olarak ve hem de sîret açısından incelenerek neticeye bağlanan konuda Kur’an’ın kıssaları ve her şeyi ile Hz. Peygamber r’e ait olamayacağı ve bütünüyle Allah U’ kelamı olduğu üzerinde duruluyor. Akabinde mevzuyla ilgili; Goldziher, H. Gibb, W.M. Watt, R. Blachère, C. Huoart, P. Ed. Power, C. Tısdal, H. Lammens, D. Sıdersky gibi Oryantalistlerin, Kur’an’ın Hz. Peygamber r’in iç güdülerinin tahrikiyle diline gelen cümlelerden ibaret olduğu, Allah Resulü r’ nün Kur’an’ı dış amillerin etkisiyle kendisinin oluşturtuğu şeklindeki görüşleri zikrediliyor. Sonrasında bu görüşler irdelenerek, hakikatle asla yüzleşemeyecek yönleri ortaya konuluyor. Eserde yer verilen diğer konular işlenirken de bu sıraya dikkat ediliyor.

Üçüncü bölümde “İslâm’da Vahiy” konusu ele alınırken “Vahyin gerekliliği, Mâhiyeti, Geliş yolları, Vahiy esnasında görülen haller” gibi mevzualara değinildikten sonra bu husustaki Oryantalist şüpheler yine Oryantalist şahsiyetlerden aktarılan pasajlarla deşifre ediliyor. Ardından kitabın tüm bölümlerinde olduğu gibi mezkûr istişrâkî görüşler irdelenerek tutarsızlıkları ibrâz ediliyor.

Eserin dördüncü bölümünde “Kur’an-ı Kerîm’in Nassının İntikâli Meselesi” aynı minval üzere mevzu bahis edilirken, Beşinci bölümde “Kur’an Metninin Sıhhati Meselesi”, Altıncı bölümde “Mekkî ve Medenî Kur’an Meselesi”, Yedinci ve son bölümde de “Kur’an’da Nesh Meselesi” bahse medâr kılınıyor.

Eserin sonunda yer alan genel sonuç, bu çalışmada; Müsteşriklerin Kur’an nassının ilâhî kaynaklı olduğunu inkâr ettikleri ve Kur’an’ı Arabistan muhîtinin etkisiyle meydana gelmiş ve orayı yansıtan bir kitap olarak gördükleri, Peygamber ﷺ’ in Kur’ân’ı biraz arap örfünden iktibasla ve biraz da ehl-i kitap kaynaklarından istifadeyle hazırladığı, Kur’an’ı tercüme etmelerinden maksadın onu dildikleri gibi manen tahrif etmek ve i’câz seviyesini arka plana atmak olduğu, itibarına gölge düşürmek için Kur’anla birebir taalluk eden Cem’i, tertibi, yazılması, istinsah edilmesi, noktalanıp harekelenmesi, yedi harf üzere okunması ve neshi barındırması gibi konular üzerinden hareket ettiklerinin ispat edildiği ve tüm bunlara eserin hacminin müsade ettiği kadar cevap verildiği sonucuna çıkmaktadır.

Günümüzde de bizzat ya da benzer olarak yansımalarını gördüğümüz Kur’an üzerinden İslâm hakkında oluşturulmaya çalışılan şüpheler veya müslüman zihinlerin bulandırılması için Kur’an’ın usulsüz yorumlanma mantalitesinin temelini tespit etme adına yazarın bu eseri ehemmiyet arz ediyor.