Tefsire dair yazılan eserler dirayet ve rivayet tefsirleri olarak iki ana başlık altında tasnif edilmektedirler. Her hangi bir Kur’an ayetinin Hz. Peygamber r, sahabe veya tabiin tarafından tefsir edilip edilmediğini, edildiyse nasıl edildiğini öğrenebilmemiz için rivayet tefsirlerine bakmamız gerekmektedir.

Ayetlerin lügavi, nahvî, belâğî, kelâmî, işârî gibi yönlerini inceleyebilmemiz için de dirayet tefsirlerine müracaat etmemiz icap eder. Bunun için ulema, tefsir çalışmaları yaparken bu iki ihtiyacı karşılamak amacıyla eserler telif etmişlerdir.

Tefsîru’l-Mazharî’nin yazarı Kadı Muhammed Senaullah el-Mazharî el-Pân-i pütî Hz. Osman t’ın soyundan olup Şeyh Celâl-i Kebîr-i Çeştî’nin onüçüncü torunudur. 1143 (m. 1730) senesinde Pâni-püt şehrinde doğmuş, 1225 (m. 1810) senesinde Pâni-püt şehrinde vefât etmiştir.

Senâullah el-Mazharî, yedi yaşında Kur’ân-ı kerîmi ezberlemiş, sonrasında Delhi’ye giderek, Şah Veliyyullah ed- Dihlevî’den hadîs ilmini öğrenip, bu ilimde söz sahibi olmuştur. Önce Mevlânâ Muhammed Âbid-i Semâmî’nin, vefatından sonra da Cân-ı Cân-ı Mazhar hazretlerinin müridi olarak tasavvufta kemal mertebelerine ulaşmıştır. Ardından memleketine dönen el-Mazharî, vefatına dek Pân-i Püt şehrinde kadılık görevi yapmıştır.

el-Mazharî, tefsirinde kelimelerin dil açısından kökenine girerek ayetleri lügavî olarak açıklamaktadır. Ayette geçen kelimenin şayet ıstılahta tekabul ettiği bir mana varsa kelimenin ıstılâhî alandaki manasını vermekte ve ayetin cevheri ve edasıyla ilgili kıraat farklılıklarına da değinmektedir. Kıraatler arasında şaz vb. nitelikte olanları belirten el-Mazharî, kıraatlerin mananın değişmesine yansıyan yönlerine de ayrıca dikkat çekmektedir.

Kelimelerin nahvî ve belâğî tahlillerine de değinen el-Mazharî, bahse medar olan yerdeki irap farklılıkları ve bunlar arasından siyak sibak ilişkisi açısından daha uygun olan manayı ve ayetler arası münasebet cihetinden muktezayı makama daha münasip olanları da yer yer izah etmektedir.

Tefsiru’l-mazharî’nin en çok dikkat çeken yönlerinden birisi de hadis konusundaki tahlilleridir. Müellif, tefsiri sadedinde olduğu ayet hakkında varid olan merfu, mevkuf ve maktu rivayetleri serdederek rivayetlerin senet veya metin tenkitlerine de yer yer değinmektedir. Tefsirinde cerh-ta’dil konularına da giren el-Mazharî, tefsire yönelik nakledilen kimi rivayetlerin sıhhat açısından durumlarını öğrenebilmemiz bakımından da biz okurlarına kaynaklık teşkil etmektedir.

Mazharî, bu enfes eserinde –kadı olması münasebetiyle- ahkam ayetlerini de fıkhî perspektiften bakarak, bir çok mezhebin konu hakkındaki hükümlerini vererek tefsir etmektedir. Eser, bu zaviyeden bakıldığında aynı zamanda bir “Ahkâmu’l-Kur’an” olma özelliğine sahiptir. Görüş sahiplerinin sünnetten de delillerini zikretmekte, bahsedilen konudaki sahabe ve tabiin içtihatarını da konu edinmektedir.

Mazharî tefsirinin ön plana çıkan bariz bir vasfı da işârî bir tefsir olmasıdır. Müellif, zahirî ilimlerdeki tebahhurü ve vukufiyetinin yanısıra aynı zamanda da kemal sahibi bir mütesavvıf olduğundan dolayı işârî olarak verdiği manalarla da akılları hayret içerisinde bırakmaktadır. Eserin bu özelliği en çok da Bakara 260, Nisa 58, Kehf 65’ten itibaren başlayan Musa ve Hızır (aleyhimsselam) kıssasında ve bunlara benzer ayetlerde verilen işârî manalarda tebarüz etmektedir.

Mazharî tefsiri arapça olarak telf edilmiş olan bir tefsir olup 1384 (m. 1964) senesinde Delhi’de basılmıştır. On cilttir. Eser daha sonraki tarihlerde de muhtelif yayınevleri tarafından basılmıştır. M. 2004 yılında  Ahmed İzz İnaye’nin tahkikiyle  Daru İhyâi’t-türâsi’l-arabî tarafından Lübnan’da yapılmış 10 ciltlik baskı, H. 1417’de Ğulam Nebi Tunûsî’nin tahkikiyle Pakistanda  yapılmış olan baskı, M. 2007 senesinde İbrahim Şemsuddin’in tahkikiyle Daru’l-kütübi’l-ilmiyye tarafından Lübnan’da yapılmış 10 ciltlik baskı bunlara örnek gösterilebilir.

Eserden bahsederken, İmam Mazharî’nin bazı hadis ve fıkıh meselelerinde cumhura katılmadığını belirtmek gerekir. Kanaatimizce bu tutumu Dihlevi’den ders almış ve etkilenmiş olması sebebiyledir. Bu açıdan tefsirin mutalaa edilmesi esnasında okuyucunun bu noktalarda müteyakkız bir tavır içinde olması gerekmektedir.