Soru: Bir kişi her hangi bir işi yapmaya veya yapmamaya dair yemin edecek  olsa ve daha sonra yeminini bozmak durumunda kalsa henüz yeminini bozmadan keffaret ödemesi caiz midir?

Cevap: Bu konu hakkında Peygamber Aleyhissalatü vesselam’dan nakledilen iki rivayet vardır. Ve İmam Ebu Hanife ve İmam eş-Şafii bu meselede ihtilaf etmişlerdir. İmam Müslim’in rivayet ettiği bir hadiste Efendimiz Aleyhissalatü vesselam’ın “Kim bir şey(i yapmak veya yapmamak üzerin)e yemin ederse ve daha sonra (yemin ettiğinden) başkasının daha hayırlı olduğunu görürse o fiili işlesin ve yeminin(i yerine getiremediğinde)n dolayı kefaret ödesin”[1] buyurmaktadır. Bu hadise göre henüz yemin bozulmadan kefaret verilmesi caiz değildir ki bu Hanefîlerin mezhebidir. Zira keffaret ödemenin nefsu’l-vücubunun sebebi yemini bozmaktır. Bir şeyin, nefsu’l-vücubu olan şey üzerine takdim edilmesi de caiz değildir.[2]  Bunun içindir ki İmam Muhammed “Şayet bir adam yemin etse ve daha yeminini bozmadan kefaret olarak köle azad edecek olsa kölenin azadı gerçekleşir fakat bu fiil adamın kefareti olarak geçerli olmaz. Çünkü adam daha yeminini bozmamıştır. Vu (bu yüzden) adama kefaret vermesi vacip değildir” demektedir.[3] Yani bize göre yemin kefaretinin sebebi yeminin bizzat kendisi değil yeminin bozulmasıdır. Zira bu bir nevi cinayettir.[4]

Şafiilere göre ise yemin henüz bozulmadan kefaretin verilmesi caizdir. Zira İmam Müslim’ ve İmam Malik’in Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh)’den yaptıkları rivayette Efendimiz ““Kim bir şey(i yapmak veya yapmamak üzerin)e yemin ederse ve daha sonra (yemin ettiğinden) başkasının daha hayırlı olduğunu görürse kefaret ödesin ve onu yapsın[5]  buyurmuştur. Bu rivayete göre de bir kişinin yeminini bozmadan önce kefaret ödemesi caiz olacaktır. Ancak bu rivayete Hanefiler tarafından şu şekilde cevap verilmiştir: Efendimiz Aleyhissalatü vesselam bu hadiste keffaret ödemeyi önce zikretmiş ve daha sonra bunun üzerine “ثم  sümme” harfi ile atıfta bulunmuştur. Buradaki sümme ise “vav” manasında olmalıdır. Yani herhangi bir tertip olmaksızın mutlak cem manası kastedilmelidir. Çünkü sümme harfini hakiki manasıyla burada alacak olursak bu durumda emir olan “keffaret versin” fiili işlemeden önce yapılması gereken bir vecibe olarak anlaşılacaktır ki bu da icmaın hilafınadır.[6] Çünkü yeminin bozulmasından önce kefaret verilmesi gerektiğini söyleyen kimse yoktur. Yani bu konu icma ile sabittir.[7]  Sonuç olarak yemin bozulmadan önce kefaret ödenmesi Hanefilere göre caiz olmayıp Şafilere göre caizdir.


 

[1] Müslim, Sahih, Kitabu’l-Eymân 27 No: 1650

[2] Abdü’l-Hayy el-Leknevi, et-Ta’liku’l-Mümecced, III/ 174, Daru’l-Kalem, Dimeşk, 2011, B.V

[3] Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, Kitabu’l-Asl, II/ 285, Daru İbn Hazım, Beyrut-Lübnan, 2012, B.I

[4] İbn Hümam, Fethu’l-Kadir, IV/368 Daru İhyai’t-türasi’l-Arabi, Beyrut-Lübnan

[5] Müslim, Sahih, Kitabu’l-Eymân 27 No: 1650, İmam Malik, Muvatta, III/174 No:752

[6] Molla Hüsrev, Mir’atu’l-Usûl, s. 250-251 Fazilet Neşriyat, İstanbul

[7] Siracüddin el-Ğaznevî, el-Ğurretu’l-Münife, s. 214 (M.Zahid el-Kevserî tahkikiyle) Mektebetu’s-Sekafeti’d-Diniyye, Kahire-Mısır, 2006,B.I